Maliye Bakanı Özdemir Berova, “Bir çocuk haç bir kolyeyle okula gidemez. Çünkü dinin içerisinde bunu takmanın zorunlu kılınması gerekir. Tüzükte ne dedik; okul üniformasının üzerini hiçbir şekilde kapatamaz.” diye konuştu. TV 2020’de katıldığı programda “başörtüsü tüzüğü” ile ilgili soruları yanıtlayan Berova, farklı din ve kültürlere sahip bir öğrencinin haç kolye takarak okula gidip gidemeyeceği yönündeki soruya “Bir çocuk haç bir kolyeyle okula gidemez. Çünkü dinin içerisinde bunu takmanın zorunlu kılınması gerekir. Tüzükte ne dedik; okul üniformasının üzerini hiçbir şekilde kapatamaz.” şeklinde yanıt verdi.
Ardından Berova, haç gibi dini simgelerin ‘zorunluluk’ teşkil etmesi halinde bu durumun da ayrıca Eğitim Bakanlığı tarafından değerlendirilebileceğini belirtti. Berova, “Haç da dini bir zorunluluksa elbette o da olabilir. Dinin içerisinde, kutsal kitapların içerisinde bir şekil geçerse, gerekliliği bir husussa Eğitim Bakanlığı tarafından değerlendirilir.” ifadelerini kullandı.
İrsen Küçük Ortaokulu’nda bir öğrencinin başını örttüğü gerekçesiyle sınava alınmamasıyla başlayan süreci değerlendiren Berova, olayın daha sonra Bekirpaşa Lisesi’ne de sıçradığını söyledi. “İrsen Küçük Ortaokulu’ndaki bu kızımız sınav haftası başlamadan önce yaklaşık 3 hafta okula başını örterek gitti. Bekirpaşa Lisesi’ndeki kızımız ise yaklaşık 2,5 yıldır başını örterek derslere giriyordu. Sınav haftasında sendika yöneticilerinin baskısı ile bu çocuğumuz sınav hakkından mahrum bırakıldı.” dedi.
Berova, o güne kadar sorun olmayan bu konunun sendika yöneticileri tarafından sorun haline getirildiğini savunarak, “Toplum gerildi ve farklı kesimlerden söylemler ortaya çıktı. Örneğin bir imamın hiç tasvip etmediğimiz bir söylem gerçekleştirdi. Bu imam hakkında da soruşturma açıldı ve açığa alınacak.” açıklamasını yaptı.
Berova, “Sendika yöneticileri uzlaşı konusunda herhangi bir gereklilik ortaya koymadı. İnanç özgürlüğü bir insan hakkıdır. İnsan haklarının da hak ve özgürlükler kısmına giren bir husustur. Bu bağlamda çocukların inançları ile ilgili olan hak ve güvenceleri de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi tarafından güvence altına alınmıştır.” dedi.
“15 yaşından sonra bir çocuk kendi dini bilincini geliştirebilecek kapasitededir”
Gazeteci Cemre Akar’ın, “Yasa ve tüzükler toplum için yapılır. Topluma rağmen değil. Birçok kesimden tepki almanıza rağmen neden bu tüzüğü onaylama ihtiyacı duydunuz?” sorusunu yanıtlayan Berova, “Ülkemiz demokratik ve laik bir hukuk devletidir. Demokratik ülkelerde en önemli unsur yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız bir şekilde çalışmasını esas kılar. Toplumun bir kısmının beklentisi ne olursa olsun hukuk devleti olma statüsünden devletler vazgeçemez. Devleti yönetenler de hukukun üstünlüğü çerçevesi içerisinde hareket etmek zorundadırlar.” yanıtını verdi.
Sendika yöneticilerinin sürece baskı unsuru olarak dahil olduğunu iddia eden Berova, “Hak ve özgürlüklere karşı bir müdahalede bulunmuşlardır. Bu aşamaya geldiği dakika hükümetin sessiz kalması mümkün değildir. Hadise bundan ibarettir.” şeklinde konuştu.
Kendi hekim kimliğine atıfta bulunan Berova, çocukların dini bilinci konusunda bilimsel bir perspektif gerektiğini belirtti. “Benim hekim kimliğim de var. Bilişsel gelişimin nasıl olması gerektiği konusunda bakmazsan fikir dahi üretemezsin. Çocukların hangi bilişsel noktaya ne zaman gelecekleri uzmanların görüşleriyle ortaya konar. 15 yaşından sonra bir çocuk kendi dini bilincini geliştirebilecek kapasitededir. Bu bizim çıkardığımız bir husus değildir.” dedi.