Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin yeni Genel Sekreteri Erkut Şahali, Haber Kıbrıs Web TV’de Levent Kutay ve Muazzez Gazihan’ın programına telefonla bağlanarak soruları yanıtladı.

Son günlerde Başbakan Ünal Üstel’e yönelik Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın hakarete varan ifadeleri hakkında konuşan Şahali, Kıbrıs Türk halkının iradesine yapılan müdahalelerin toplumsal duyarlılık açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti.

Erkut Şahali “Tüm bunlara çanak tutan şey aslında Ünal Üstel’in başbakan olmayı başardığı yöntemdir. Ve o yöntem maalesef şuan Ünal Üstel’i bile hiçe sayar noktaya gelmiştir” ifadelerini kullandı.

"Gerçekten çok zor zamanlardan geçiyoruz"

Şahali, “Şuanda sahip olduğumuz toplumsal duyarlılıklar bağlamında ayrı siyasi görüşlerde olsak da ne yazık ki yaşadığımız bu zorluk, Kıbrıs Türk halkının iradesini yok saymaktan kaynaklanıyor. 2020 yılından itibaren her süreçte Kıbrıs Türk halkının iradesine saldırıldı, her şeye rağmen ortaya çıkan irade hilafına hareket eden bir tutum sergilendi. Bu noktada, hükümetin oluşumu ve diğer olaylar da demokrasinin hiçe sayıldığının göstergeleri oldu” dedi.

Şahali, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın, KKTC Başbakanı Ünal Üstel’e “Boş bakan” gibi hakaretamiz bir şekilde hitap etmesinin, yaşadıkları çarpıklığın somut bir örneği olduğunu ifade etti. "Sayın Ünal Üstel, Faiz Sucuoğlu’nun kazandığı kurultayda yarışan 5 adaydan biriydi ve seçilme olasılığı en düşük adaydı. Ama kurultay sonrasında, en düşük oy alan kişi başbakan oldu. Bu durum demokrasinin hiçe sayıldığı ve halkın iradesinin yok sayıldığı bir örnektir" dedi.

“Tüm bunlara çanak tutan şey aslında…”

“Tüm bunlara çanak tutan şey aslında Ünal Üstel’in başbakan olmayı başardığı yöntemdir. Ve o yöntem maalesef şuan Ünal Üstel’i bile hiçe sayar noktaya gelmiştir” ifadelerini kullanan Erkut Şahali şöyle devam etti; Daha yakına 2024 yılı sonunda Erhan Arıklı 2025 yılına yeni bir hükümetle girilmesi gerektiğinin ortaya çıktığını ifade ettikten sonra 3’lü hükümet yapısı Ankara’ya toplu bir ziyaret düzenlemiş ve dönüşte “Biz demir leblebiyi çiğneriz ama bu hükümete devam ederiz” diyerek durumu özetlemişti.

Yani ortaya çıkan tüm iradeler ve o iradeye bağlı sonuçlar bir biçimde Ankara’nın da etkisiyle değişmiş, değiştirilmiş ve günün sonunda çok yadırgadığımız bir noktaya ilerlemiş vaziyette.

Orta öğretim kurumlarındaki kılık kıyafet ve disipline ilişkin tüzükte özellikle dini unsurların da kılık kıyafetin bir parçası haline getirilebileceğine ilişkin açılan delik günün sonunda laik düzeni tehdit eder nitelikte bir girişim olarak değerlendirilirdi.

Bugün yaşanan son gelişme yani bu tüzükten yapılan değişikliğin gerekçesi olarak addedilen okuldaki bir öğrencinin İstiklal Marşı’nda hepimizin yapmakla mükellef olduğu davranışı reddetmiş olması aslında bizim işaret ettiği tehdidin ve tehlikeli sürecin nasıl ilerlediğinin somut göstergesi durumuna evirildi.

Tüm bunlara çanak tutan şey aslında Ünal Üstel’in başbakan olmayı başardığı yöntemdir. Ve o yöntem maalesef şuan Ünal Üstel’i bile hiçe sayar noktaya gelmiştir.

O yüzden ayrı siyasi görüşlerde olsak dahi aslında bizim kendi ülkemizin kendi toplumumuzun geleneklerine, teamüllerine ve yasalarına uygun bir demokratik hukuk düzeni içerisinde laiklikten ödün vermeden yaşama önceliğimizin, ısrarımızın çok net bir biçimde ifade edilmesi gereken bir döneme gelmiş bulunuyoruz.

Öyle zannediyorum ki Kıbrıslı Türkler tek vücut olmayı hiç olmadığı kadar başarılı bir şekilde hayata geçireceklerdir.

“Ekim 2025, Kıbrıs Türk halkı için yeni bir dönemin başlangıcı olacak…”

Şahali, 5 Mayıs'ta yapılacak liderler toplantısında gündeme gelecek olan "İki Toplumlu Gençlik Komitesi"ne ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. CTP Gençlik Örgütü’nün, bu komitenin toplumun tüm kesimlerini temsil etmediği yönündeki eleştirilerine katıldığını belirten Şahali, "Ersin Bey, bu ülkenin gençlik profilini temsil edecek bir komite kurmaktan ziyade, kendi siyasi çıkarları doğrultusunda bir yapı oluşturmayı tercih etti. Bu, Kıbrıs Türk halkının tamamını temsil etmekten uzak bir yaklaşımdır" dedi.

Şahali, Türkiye ile ilişkilerin Kıbrıs Türk halkının iradesine saygı gösterilerek yürütülmesi gerektiğini söyledi. "Özellikle ortaöğretim kurumlarındaki kılık kıyafet tüzüğü ile ilgili yapılan değişiklikler ve dini unsurların kılık kıyafetin bir parçası haline getirilmesi, laik düzeni tehdit eder nitelikte bir girişimdir. Kıbrıs Türk halkı olarak, demokratik ve laik bir hukuk düzeni içerisinde yaşamaya devam etmemiz gerektiğini ısrarla vurgulamalıyız" ifadelerini kullandı.

Şahali, CTP’nin uluslararası ilişkilerdeki başarısına da dikkat çekti ve partilerinin Kıbrıs Rum toplumuyla diyalog kurma noktasında herhangi bir eksiklik hissetmediklerini belirtti. "CTP, gerek Kıbrıs Rum toplumundan gerekse uluslararası platformlardan gençlik örgütünü muhatap almayı başardı. Ancak eksiklik, demokratik bir yaklaşım sergilememek ve toplumu bağımsız bir yaklaşımla değerlendirmemek oldu. Bu yaklaşım artık geçerliliğini yitirmek üzere" dedi.

Şahali, Ekim 2025’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Kıbrıs Türk halkı için yeni bir dönemin başlangıcı olacağını ve halkın kendini gerçek anlamda temsil edecek bir liderlik anlayışına kavuşacağına inandığını ifade etti.