Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 41 yaşında… KKTC, Kıbrıs’ta yüzyıllardır yaşam süren Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumlarla kurduğu ortaklık cumhuriyetinden dışlandıktan sonra oluşturduğu yönetimlerin en uzun ömürlüsü…

1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin trajik sonuyla başlayan süreçte Genel Komite, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi ve Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ardından self determinasyon hakkını kullanan Kıbrıslı Türkler, 15 Kasım 1983’te KKTC’yi ilan etti.

Sadece Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınan KKTC, kurulduğu günden bu yana uluslararası toplum tarafından konulan ekonomi, ulaşım ve spor alanlardaki ambargolara karşı mücadele veriyor.

Kıbrıs Türkü ilk kez bütünlüklü bir coğrafyaya sahip oldu

Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumlarla 1960’ta ortaklaşa kurduğu Kıbrıs Cumhuriyeti, toplumlar arası çatışmaların patlak vermesiyle sadece üç yıl yaşayabildi. Özellikle Kıbrıslı Türkler için acılarla dolu geçen 11 yılın ardından 15 Temmuz 1974’te Yunan cuntasının darbesine sahne olan Ada, 20 Temmuz 1974’te ise garantörlük hakkını kullanan Türkiye’nin askeri müdahalesiyle yeni bir döneme girdi.

Adada yeni bir sayfa açan bu müdahaleyle Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, coğrafik olarak bölündü; Kıbrıslı Türkler, adanın kuzeyinde, Kıbrıslı Rumlar ise güneyinde toplandı.

O güne kadar ada geneline yayılan Kıbrıslı Türk nüfusu, 1974’le birlikte bütünlüklü bir coğrafyaya sahip oldu ve bunun sonucunda da bir devlet ihtiyacı doğdu.

Önce Türkiye’ye bağlanmak istendi

Kıbrıslı Türkler, çatışmaların başladığı 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nden koparak, yasama ve yürütme görevini yürüten Kıbrıs Türk Genel Yönetimi’ni, daha sonra Kıbrıs Türk Geçici Türk Yönetimi’ni ve Barış Harekatı’ndan sonra Kıbrıs Türk Otonom Yönetimi’ni kurdu.

Otonom Türk Yönetimi Meclisi, Barış Harekatı’nın mimarı Bülent Ecevit’in 1975’in başında adaya yaptığı ziyarette kendilerine yönelttiği “Nasıl bir anayasal yapı istiyorsunuz?” sorusu üzerine başlayan tartışmalar sonunda Türkiye’ye bağlanmayı öngören bir tasarıyı kabul etti.

4 Ocak 1975 tarihli özel meclis oturumuna getirilen öneride “yeni düzende iki ayrı bölgeye dayalı bir federal devlet şekli oluşturulması ve siyasi bir çözüm geciktiği takdirde Kıbrıs Türk devletinin ilanı zorunludur” deniliyordu. Uzun tartışmalar sonunda, nihai çözüm şekli olarak “Anavatan’la birleşme ve bütünleşme” benimsenirken, asgari çözüm şekli olarak “coğrafi ayrılığa dayalı çözüm yolu” kabul edildi. Yeni anayasal düzen getirilmesi gereği konusunda da hemfikir olundu ve “siyasi bir çözüm gerektiği takdirde Kıbrıs Türk devletinin ilanı” gerekli görüldü.

KTFD’den KKTC’ye uzanan yıllar

Otonom Türk Yönetimi Meclisi’nin Anavatan’la birleşme ve bütünleşme önerisi hayata geçmese de 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu.

KTFD bildirgesinde, gelecekteki bağımsız Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına yol açacak düzenin hukuki esasının yaratılması göz önünde bulunduruldu ve iki bölgeli bir federasyon çerçevesinde Kıbrıs Rum toplumuyla birleşilmesi halinde anayasanın Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’nin anayasası olarak değiştirilebileceği vurgulandı.

Kıbrıs müzakerelerine de açık olmasından dolayı toplumlar arası müzakerelerin devam ettiği KTFD günleri, Birleşmiş Milletler’in 13 Mayıs 1983’te Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığını “işgalci güç” olarak gösteren 37/253 sayılı kararıyla sona yaklaştı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, 1974’ten beri hayalini kurduğu ancak uluslararası konjonktürden dolayı Türkiye’ye kabul ettiremediği bağımsız Kıbrıs Türk devleti, KKTC, 15 Kasım 1983’te ilan edildi.

Kripto geldi, Denktaş kararı açıkladı… O gece dünyayla iletişim kesildi

14 Kasım 1983 gecesi dönemin KTFD Başkanı Rauf R. Denktaş, KTFD Meclisi’ndeki 40 milletvekilini Cumhurbaşkanlığı’nda yemeğe davet etti ve Türkiye’den beklediği kriptonun gelmesinden sonra tarihi kararı açıkladı.

Denktaş, bu karara destek vermekte tereddüt edip “Ankara ne diyor?” diye soranlara, “Gidip Büyükelçiliğe sorun’”derken, hayır diyenlerin yeni dönemde mecliste yeri olmayacağı anlamına gelen sözleri de geceye damgasını vurdu. “O gece”den, KKTC’nin ilan edildiği ertesi sabaha kadar, ülkenin dünyayla her türlü iletişimi kesilmişti.

Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, 15 Kasım 1983 Salı sabahı saat 09.00’da yaptığı olağanüstü toplantıda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş kararını ve Bağımsızlık Bildirgesi’ni oy birliğiyle onayladı ve KKTC’nin kurulduğunu tüm dünyaya ilan etti.

KKTC’nin ilan edildiği 15 Kasım 1983’te KTFD Meclisi’nde yer alan 40 milletvekili daha sonra KKTC Kurucu Meclisi’nde de yer alır. O mecliste, UBP’den Salih Coşar, Kenan Atakol, Hakkı Atun, Olgun Paşalar, Nazif Borman, İrsen Küçük, Enver Emin ve Özel Tahsin, Derviş Eroğlu, Mustafa Karpaslı, Orhan Zihni Bilgehan, Eşber Serakıncı, Ali Atun, Mehmet Bayram, Taşkent Atasayan, Mustafa Hacahmetoğlu, Mustafa Çağatay, Oğuz Ramadan Korhan; TKP’den Alpay Durduran, Ekrem Ural, Fuat Veziroğlu, Ali Volkan, Erdal Süreç ve İbrahim Koreli, Mehmet Altınay, İsmail Bozkurt, Çetin Veziroğlu, Hüseyin Angolemli, Hasan Özbaflı, Esat Varoğlu, Gözel Halim; CTP’den Özker Özgür, Mehmet Civa, Ergün Vehbi, Naci Talat, Hüseyin Celal, Fadıl Çağda; DHP’den Nejat Konuk, İsmet Kotak; TBP’den İsmail Tezer görev yapıyordu.

Federasyon tezi muhafaza edildi

Avukat Fuat Veziroğlu tarafından kaleme alınan Bağımsızlık Bildirgesi, Türkiye’nin yolladığı tanınmış akademisyen ve siyasetçi Turhan Feyzioğlu tarafından büyük ölçüde değiştirilerek son halini aldı.

KKTC ilanına rağmen bildirgede federasyon tezi muhafaza edildi ve Rum tarafına barış ve çözüm çağrısında bulunuldu. Bağımsızlık Bildirgesi’nde, KKTC’nin ilanının, iki eşit halkın ve onların kurdukları yönetimlerin, gerçek bir federasyon çatısı altında yeniden bir ortaklık kurmalarını engellemediği; tam aksine bir federasyonun kurulabilmesi için gerekli ön şartları tamamlayarak bu yoldaki samimi çabaları kolaylaştırdığı kaydedildi.

“Bu eser hepinizindir… Dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar”

Tarihi günde, sınav döneminde olan okullar tatil edildi, öğrenci ve öğretmenler yanında halkın diğer kesimleri Meclis önünde toplandı. Devlet Başkanı Denktaş Meclis’in ardından buradaki coşkulu kalabalığa da hitap etti. Özellikle gençlere hitap eden Denktaş konuşmasını “Bu eser hepinizindir. Dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar” ifadeleriyle tamamladı.

Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük ve KTFD eski Meclis Başkanlarından ve Başbakanlardan Osman Örek’le birlikte halkı selamladığı fotoğraf, Kıbrıs tarihinde önemli bir enstantane olarak yer aldı.

KKTC’nin ilanından tam iki ay sonra hayatını kaybeden Dr. Küçük, kendisine uzatılan mikrofonlara zorluklara konuşarak o tarihi günü ölmeden görebildiği için duyduğu mutluluğu ifade etti.

“Tarihimizde yeni bir sayfa açıldı”

Türk Ajansı-Kıbrıs (TAK), haberi “Flaş Flaş Flaş Tarihi Adım Atıldı.. Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kuruldu” ifadesiyle duyurdu. Kıbrıs Postası gazetesi tarihinde ilk kez ikinci baskı yaparak KKTC’nin ilanını “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İlan Edildi” sürmanşeti ve “Tarihimizde Yeni Bir Sayfa Açıldı” manşetini kullandı. Bozkurt gazetesi 16 Kasım sayısında Bağımsızlık Bildirgesi’ni okurlarına ek olarak dağıttı. Birçok kurum ve kuruluş gazetelere ilanlar vererek minnet ve şükranlarını ifade etti.

KKTC Meclis Başkanlığı, 24 Kasım 1983 tarihli gazetelerde KKTC’nin bayrağı için öneri çağrısı ilanı yayımladı. Beyaz zemin üzerine kırmızı renkli ay-yıldız ve yatay iki şeritten oluşan KKTC Bayrağı, Kurucu Meclis’in 7 Mart 1984 tarihli olağanüstü birleşiminde kabul edildi.

Mevcut 40 kişilik meclise kurum ve kuruluşlardan 30 kişinin daha atanmasıyla 6 Aralık 1983’te 70 kişilik bir Kurucu Meclis oluşturularak Anayasa hazırlıklarına başlandı. Anayasa 12 Mart 1985 tarihinde Meclis’te kabul edildikten sonra, 5 Mayıs 1985’te halk oylamasına sunuldu.

Sol partilerin karşı çıkmasına rağmen halkın yüzde 70’inin onayını alan anayasa yürürlüğe girdi ve bugüne kadar hiç değişmedi. 29 Haziran 2014’te 11 Ekim 2020’de referanduma sunulan bazı değişiklikler halktan kabul görmedi.

Türkiye hemen tanıdı

KKTC’yi hemen tanıyan Türkiye, kararını BM’ye bildirdi. Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasındaki büyükelçiler düzeyindeki ilişkiler 17 Nisan 1984’ten itibaren başladı. KKTC’nin Ankara Büyükelçisi Peker Turgud, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e; Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi İnal Batu da Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a güven mektubu takdim etti.

Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve Başbakan Bülend Ulusu, bağımsızlık ilânı üzerine Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a birer kutlama mesajı gönderdi. Bülent Ecevit, Kıbrıs Türk Meclisi’nin bağımsız devlet ilânını kaçınılmaz saydığını belirterek, “Bu karar, Kıbrıs gerçeğine Rum tarafınca yıllardır göz yumulmuş olmasının doğal sonucudur” dedi. “Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kendi geleceği ile ilgili alacağı kararlara saygılıyız ve destekleriz” diye açıklama yapan Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal ise, “Kıbrıs’ta bağımsızlık ilânı konusundaki düşünceniz nedir?” sorusuna “Kıbrıs’ta bağımsızlık ilânı için referanduma gidilmesi gerekirdi” yanıtını verdi.

Haber, Türkiye’de yayınlanan gazetelerden Cumhuriyet’te “Çözüm İçin Zorunlu Karar…”, Hürriyet’te “Gurur Günü”, Günaydın’da “Ankara, Denktaş’ın Yanında Yer Aldı”, Milliyet ve Tercüman’da ise “Kutlu Olsun” başlığı altında yayımlandı.

Güney Kıbrıs’ın ilk tepkisi

Türkiye’nin kısa sürede tanıdığı KKTC’yi Bangladeş de tanıdı ancak uluslararası tepkiler nedeniyle kararını birkaç saat içinde geri çekti.

KKTC’nin ilanı Güney Kıbrıs’ta, dünyada ve BM’de tepkiyle karşılandı. Spiros Kiprianu başkanlığında olağanüstü toplanan Kıbrıs Rum yönetimi BM Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırma kararı aldı. Rum Ulusal Muhafız birlikleri ve polis alarma geçirildi.

Yunan Başbakanı Andreas Papandreu, Ortak Pazar ve NATO ülkelerine gönderdiği mesajlarda KKTC’nin ilânını kabul edilemez olarak nitelendirdi ve bağımsızlık kararını toplumlar arası görüşmelerin dinamitlenmesi ve BM Genel Sekreteri’nin girişimlerinin kundaklanması olarak değerlendirdi.

AET çevrelerinde karar “üzüntü ve kaygı verici” diye nitelendirildi ve bu siyasal adımın “Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini dolaylı yoldan gerginleştirebileceği” ileri sürüldü. AET ayrıca Kıbrıs’ta bağımsız bir Türk Cumhuriyeti ilânını reddettiğini söylerken; NATO, konunun yetki alanına girmediğini bildirdi. İngiltere de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânını kınadı ve çözüm yolları getirebilecek bir öneri paketi sundu.

Ve Güvenlik Konseyi kararları…

BM Güvenlik Konseyi 17-18 Kasım tarihleri arasında KKTC’nin bağımsızlık ilânı konusunu ele aldığı bir toplantı yaparak 541 sayılı kararı kabul etti. Kararda, 15 Kasım 1983 tarihli bağımsızlık ilânından duyulan endişe dile getirilerek, bu ilânın 1960 Kurucu ve Garanti Antlaşmalarına aykırı olduğu, KKTC’yi kurma girişiminin yasa dışı olduğu ve bunun Ada’daki durumun kötüleşmesine katkıda bulunacağı belirtildi. Konsey ayrıca bağımsızlık ilanının yasa dışı olması gerekçesiyle geri çekilmesini istedi, 365 ve 367 sayılı kararların acilen ve etkili biçimde uygulanması çağrısında bulundu, tüm devletleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve tarafsızlığına saygı göstermeye çağırdı.

BM Güvenlik Konseyi 13 Mayıs 1984 tarihinde aldığı 550 sayılı kararla da 541 sayılı kararın uygulanmasını yeniden talep ederek, tüm ülkelere “ayrılıkçı” olduğu gerekçesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmaması çağrısını tekrarladı.

Denktaş BM Genel Kurulu’nda konuştu

BM Genel Kurulu’nda çok coşkulu ve tarihi bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Rauf  Denktaş ise bağımsızlık konusundaki kararın geri alınmasının söz konusu olamayacağını vurguladı.

Konuşmada Cumhuriyet ilânı aşamasına nasıl gelindiğini anlatan Denktaş, “Bu noktaya geldik, çünkü iki topluma dayalı Kıbrıs’ta büyük bir yanlışlık yapılmıştır. Ortaklığı yıkan Rum tarafına meşru hükümet muamelesi yapılmıştır ve bu nedenle Kıbrıs meselesi halledilemez bir duruma getirilmiştir” şeklinde konuştu.

ABAD kararı ve ambargolar

Türkiye dışında tanınmayan KKTC’de, yıllar geçtikçe bağımsız devlet ilanına karşı çıkanların argümanı gerçek oldu ve ambargolar başladı. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın aldığı kararla, Kıbrıslı Türkler ürünlerini ihraç edemez oldu.

ABAD’ın 5 Temmuz 1994’te aldığı karar uyarınca, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yetkili makamlarınca tasdik edilmiş belgelere dayandırılmayan KKTC menşeli tarım ürünlerinin AB ülkelerine ithali yasaklandı, diğer ürünlerde ise vergi uygulaması getirildi. Böylece ihracatının büyük bir bölümünü AB ülkelerine gerçekleştiren KKTC önemli bir darboğaz içine girdi.  Bu sıkıntıların etkilerini azaltmak amacıyla Şubat 1998’de Türkiye ile KKTC arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması imzalandı.

KKTC’nin ilanındaki hükümet

KKTC ilan edildiğinde 3. Çağatay Hükümeti görev başındaydı. 15 Mart 1982’den 13 Aralık 1983’e kadar iş başında kalan bu hükümette Dışişleri ve Savunma Bakanı Kenan Atakol, Sanayi ve Kooperatifler Bakanı İsmet Kotak, Ekonomi ve Maliye Bakanı Salih Coşar, Tarım, Doğal Kaynaklar ve Enerji Bakanı İrsen Küçük, Eğitim, Gençlik, Kültür ve Spor Bakanı Ahmet Atamsoy, Ticaret ve Turizm Bakanı Nazif Borman, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Mehmet Bayram, Sağlık ve Çalışma Bakanı Özel Tahsin, İçişleri ve İskan Bakanı Eşber Serakıncı ve Devlet ve Sosyal Hizmetler Bakanı İsmail Tezer yer aldı.

Geçici hükümet

KKTC ilanı sonrası Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından görevlendirilen Nejat Konuk, “tarafsız ve yansız bir yönetim altında halkı seçimlere hazırlamak ve genel seçimleri olanaklar ölçüsünde en kısa zamanda gerçekleştirmek” amacıyla geçici hükümeti kurdu.

UBP ağırlıklı olan ve tarihe II. Konuk Hükümeti olarak geçen hükümette, Dışişleri ve Savunma Bakanı Necati Münir Ertegün, İçişleri ve Sağlık Bakanı Oktay Feridun, Ekonomi ve Maliye Bakanı Salih Coşar, Tarım, Doğal Kaynaklar ve Enerji Bakanı Nazif Borman, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanı Orhan Zihni Bilgehan, Sanayi ve Ticaret Bakan Fuat Veziroğlu, İskân Bakanı Hakkı Atun, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Mehmet Bayram, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Özbaflı, Turizm ve Sosyal Yardım Bakanı Aytaç Beşeşler yer aldı.

KKTC’nin cumhurbaşkanları

KKTC’de ilk cumhurbaşkanlığı seçimi 1985’te yapıldı. Önce UBP adayı, ardından bağımsız aday olan Rauf Denktaş 1985 ile 2005 yılları arasında dört dönem cumhurbaşkanı seçildi.

Annan Planı referandumu ertesinde Denktaş adaylığını koymadı. 2005’teki cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan CTP adayı Mehmet Ali Talat, KKTC’nin İkinci Cumhurbaşkanı oldu. 2010’daki seçimde UBP adayı Derviş Eroğlu Üçüncü Cumhurbaşkanı seçildi. 2015’teki cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi ise bağımsız aday Mustafa Akıncı oldu. Akıncı, KKTC’nin dördüncü cumhurbaşkanı olarak görev süresini, Covid-19 pandemisi nedeniyle 26 Nisan 2020 yerine 11 Ekim 2020’de ikinci turu da 18 Ekim 2020’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimine kadar sürdürdü. İkinci turda Akıncı ile yarışan UBP adayı Ersin Tatar, KKTC’nin beşinci cumhurbaşkanı seçildi.

Görevini halen sürdüren Tatar dönemine Kıbrıs sorunuyla ilgili politikadaki değişiklik damgasını vurdu.

“İki devletli çözüm” politikası

2017’de Crans Montana’daki zirvenin sonuçsuz kalmasıyla Kıbrıs sorununa çözüm çabaları yeni bir tıkanıklık yaşarken, Ersin Tatar’ın Ekim 2020’de cumhurbaşkanı seçilmesiyle “eşit haklara sahip iki egemen devlete” dayalı bir çözüm politikası resmileşti.

Erdoğan’dan KKTC’yi tanıyın çağrısı 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son üç yıldır Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmalarında Kıbrıs konusuna geniş yer ayırarak dünyaya “KKTC’yi tanıyın” çağrısı yaptı.

BM öncülüğünde, 27-29 Nisan’da İsviçre’nin Cenevre kentindeki BM Cenevre Ofisi’nde düzenlen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Kıbrıs’ta kalıcı çözüm için sunduğu 6 maddeden oluşan öneri gündem oldu. Cumhurbaşkanı Tatar ve heyeti, başta BM yetkilileri olmak üzere, bir araya geldikleri tüm muhataplarına iki devletli çözüm politikasını anlattı.

Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, konferans öncesinde belirledikleri ve tüm muhataplarına da ilettikleri yeni vizyonu (iki devletli çözüm) Cenevre’de BM Genel Sekreteri Guterres’e de sundu. Ancak Cenevre’de yürütülen gayriresmi Kıbrıs görüşmeleri, resmi bir müzakereye dönüşemedi. Birlemiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres “Kıbrıs sorunun çözümü için resmi görüşmelerin başlaması için yeterli ortak zemin bulamadık” dedi.

Maraş

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turundan 3 gün önce, 8 Ekim 2020’de, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’ndan bu yana kapalı olan Maraş bölgesinin bir kısmı halka açıldı.

Maraş’ın eski sakinlerinin de başvuru yapıp KKTC egemenliği altında bölgeye dönebileceği yeni bir süreç başlatıldı.

Mülkiyet sorunu yeniden gündem oldu

Kıbrıs müzakerelerinin ana konularından mülkiyet sorunu, KKTC’de yatırım yapan yabancıların son yıllarda Güney Kıbrıs’ta tutuklanmasıyla yeniden gündem oldu. 2005’te KKTC’de kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce iç hukuk yolu kabul edilmesi sonucunda mülkiyet konusunu uluslararası mahkemelere taşıyamayan Rum Yönetimi, KKTC’deki yabancı yatırımcıları kokutarak kaçırmayı denemeye başladı.

11 Kasım 2024 itibariyle, komisyona toplam 7 bin 817 Rum başvuru yaptı. Bunlardan 1,880’i sonuçlandırıldı. Komisyon, şu ana kadar başvuranlara mallarının bedeli olarak 484 milyon 864 bin 621 Sterlin tazminata karar verildi. Komisyonun kararları arasında iade ve takas da bulunuyor.

TDT Gözlemci Üyeliği

Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları 9’uncu Zirvesi, Özbekistan’ın Semerkant şehrinde 11 Kasım 2022’de gerçekleştirildi. Zirvede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili tarihi karar alındı. KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olması kabul edildi.

KKTC, 2023’te TDT’nin birçok toplantısında cumhurbaşkanı, bakan, bürokrat ve sivil toplum örgütleriyle yer aldı.

Cumhuriyet Meclisi, Türk Devletleri Parlamenterler Asamblesine (TÜRKPA) gözlemci üye oldu.

New York’ta gayriresmi yemek

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ev sahipliğinde bu yıl 16 Ekim’de New York’ta Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis’le gayriresmi yemekte bir araya geldi.

Tatar, yemekten sonra, bir sonraki görüşmenin Türkiye ve Yunanistan’ın katılımıyla gerçekleşmesi konusunda mutabık kalındığını açıkladı.

KKTC’nin tutumunun değişmediğine işaret eden Tatar, “Ben yeni bir vizyon sundum, çünkü 50 yıl boyunca federal çözüm çabaları başarısız oldu.” ifadesini kullandı.