2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıslı Türklerin ciddi bir bölünme ile karşı karşıya olduğuna vurgu yaparak, UBP-DP-YDP Hükümeti’nin kendisine dayatılan başörtüsü konusunun Kıbrıslı Türklere yapılan en büyük kötülüklerden biri olduğunu söyledi.
Sosyal medya hesabından yazılı bir açıklama şunları söyledi:
Kıbrıs Türk halkı maalesef ciddi bir bölünme ile karşı karşıya getirildi. Tarihte hiç olmayan derinlikte bir bölünme…
Siyasi bölünmeleri elbette çok yaşadık ve hala daha yaşıyoruz. Bunu normal karşılamak lazım. Çünkü herkesin farklı görüşleri olabilir ve bu görüşlerin bir yansıması olarak da siyasi duruşu olabilir. Ya da farklı çıkar gruplarına mensup kişiler farklı görüşlere sahip olabilir. Sendika ve işveren; sendika, sivil toplum örgütleri ve hükümetler farklı duruşlar sergileyebilir ve tüm bunlar olmuştur ve olacaktır.
Kıbrıslı Türkler farklı görüşler ortaya koysalar bile bugün yaşadığımız bölünme ve kutuplaşmada olduğu kadar bir antagonizma yaşamadılar. Konuşabildiler, diyalog kurabildiler, anlaştılar, anlaşamadılar ama birlikte yaşamanın gereklerini yerine getirmeye devam ettiler.
Bugün geldiğimiz noktada hiç var olmayan bir sorun, kimsenin haberi olmadan hükümetin aldığı gereksiz bir kararla adeta patladı… Okulların kendi içinde rahatça çözebileceği bir sorun toplumun ikiye bölünmesine yol açtı.
1974 öncesinde laikliğin ve Atatürk değerlerinin bir gereği olarak okullarımızda başörtüsü akıllardan bile geçmiyordu. Bunu bir tarafa bırakın 1974’den bugüne 51 yıl geçti, böylesi bir konu hiç gündeme gelmedi…
Haydi diyelim ki 1974 öncesi Kıbrıslı Türkler laikliği tam olarak benimsemiş bir halk olarak ve Atatürk ilkelerinden hareketle fes yerine şapka, çarşaf yerine çağdaş kıyafetlere geçmişlerdi. Peki 1975’den beri 50 yıldır Türkiye’den adaya gelen nüfusun bir bölümünün orta öğretimde baş örtme talebi neden ancak bugün gündeme geldi?
Bu konu giderayak bir toplum mühendisliği girişimi midir? Bu konu bugün gündeme UBP-DP-YDP hükümeti tarafından bir kız çocuğunun ailesi tarafından başının örtülerek okula gönderilmesi sorununu çözmek için gündeme getirilmiş masumane bir girişim olabilir mi?
Eğer öyle olsaydı basitçe yapılacak hamle, bu çocuğun -kuruluşunun yasal dayanağı tartışmalı olsa bile- var olan Hala Sultan İlahiyat Kolejine aktarılması ile çözülebilirdi… Aile kabul etmiyormuş! Burada esas olan çocuğun eğitim hakkının tanınmasıdır. Aileye bu alternatif sunulursa bunu kabul etmeme lüksü olamaz. Özellikle orta eğitimde çok sayıda farklı statüde okul olduğuna ve çocuklar okullara uzun mesafeler seyahat ederek de gidebildiklerine göre bu çocuğun durumu da farklı olmayacaktı.
Ama hükümet bu seçenek yerine bölünmeleri derinleştirmek uğruna bütün okullarımızda başörtüsünü serbest bırakarak belki mahalle baskıları, belki finansal baskılarla okulları da kutuplaşmanın alanı haline getirmeyi göze almış ve Kıbrıslı Türklere yapılabilecek en büyük kötülüklerden birini daha yapabilmiştir.
Bazı çevreler, orta eğitimde başörtüsü uygulamasını birtakım Avrupa ülkeleri ve hatta güney Kıbrıs’ı örnek göstererek savunmaktadırlar. Bazı ülkeler için söylenenler doğrudur. Ama unutulmamalıdır ki o ülkelerde nüfusun çok küçük bir bölümü bu talebi ortaya koymakta, çok azınlık oldukları için mahalle baskısı ya da toplum mühendisliği riski ile karşılaşmaları söz konusu olmamaktadır. Üstelik başörtüsünün serbest bırakıldığı söz konusu ülkelerde, bizden farklı olarak her türlü dini sembol de kullanılabilmektedir. Bizde ise sadece başörtüsü konu edilmektedir…
Bu uygulama başlarsa yarın tarikatların da devreye girerek başka kıyafetleri de okullara sokma çabalarına şahit olabiliriz. O zaman da bu küçük ülkeyi paramparça edecek tarikat ve cemaatler ülkesine çevirmek isteyenlere gün doğmuş olur. Ve bu ülkeye yazık olur. Atatürk ilke ve devrimlerine modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kabulü ile bağlanan Kıbrıslı Türkleri bu çizgiden çıkarmak son kalan toplumsal mutabakatı da dağıtmak anlamına gelecek ve bunun vebali çok ağır olacaktır.
Tüm bu nedenlerle Kıbrıslı Türklerin bölünüp parçalanmasına karşı verilen mücadelelerin yanında olmak zorundayız. Çocuk Hakları Sözleşmesini meclise sunarak onaylanmasını sağlayan eğitim eski bakanı olarak, zamanın UBP hükümetinin Türkiye YÖK’ün talimatıyla üniversitelerde türbanı yasaklamaya kalkması üzerine CTP genel başkanı sıfatıyla bu uygulamanın reşit olmuş gençlerin insan haklarına aykırı olduğunu anlatan meclis konuşmaları yapan birisi olarak çocuklarımızın siyasi emeller uğruna istismar edilmelerine karşı çıkmak durumundayım.
Unutulmamalıdır ki okul üniformasının amacı ayrıcalıklığın önüne geçmek içindir. Zengin, fakir, ırk ve din ayırımı olmasın diye vardır.
Adamızın da içerisine bulunduğu bölgenin yığınla sorunu ile uğraşıp ülkemize kalıcı ve güvenli bir barışı ve çözümü getirmek varken, İngiliz sömürge yönetiminin uyguladığı o çok bilinen böl ve yönet politikalarını hortlatmak niye? Siyasi yelpazenin neresinde duracağımız ayrı, ama lütfen iç barışımızı bozmayalım, bozmak isteyenlere de geçit vermeyelim.
Kaynak: “Kıbrıslı Türkler ciddi bir bölünme ile karşı karşıya”