Avrupa Komisyonu’nun DG REFORM Genel Müdür Vekili Judith Rosa, Kıbrıs sorununda başarının zaruri olduğunu belirterek, "yeni geçiş noktaları açılması" ve "iki topum için yaşam şartlarının iyileştirilmesini” önerdi.

Avrupa Komisyonu’nun DG REFORM Genel Müdür Vekili Judith Rosa, güven yaratmanın Kıbrıs sorununda başarının zaruri ön şart olduğunu belirterek, AB'nin destekleme hazır olduğu "yeni geçiş noktaları açılması" ve "iki topum için yaşam şartlarının iyileştirilmesi" gibi önlemlerin güçlü mesajlar verebileceğini söyledi.

Alithia, Rosa’nın Güney Kıbrıs’ta devam eden 20’nci Economist Konferansı çerçevesinde dün düzenlenen “Kıbrıs’ın Yeniden Birleştirilmesine Yönelik Müzakereler Ritmini Yeniden Bulabilir Mi?” konulu panelde yaptığı açıklamayı “Avrupa Bizi BM’ye Havale Ediyor” başlığıyla aktardı.

Habere göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’i “liderlik, esneklik ve uzlaşı niyeti göstermeye” çağıran Rosa, küresel zorluklar altında BM’nin, özellikle BM Genel Sekreter, Antonio Guterres’in devam eden çabalarının dikkate değer olduğunu belirtti.

Rosa, New York’ta yapılan gayriresmi yemek ve planlanan yeni geçiş noktalarıyla iş birliğinin genişletilmesi için planlanan görüşmelere atıf yaptığı konuşmasında, Avrupa Birliği’nin bu çabaları elinden gelen her imkanla desteklemeye hazır olduğunu söyledi. Rosa, bu çabaların, “Kıbrıs’ın birleşmesi ana hedefini taşıyan, BM çerçevesi altında ama Kıbrıs aidiyetli olması gereken müzakerelerin yeniden başlamasını gündeme getirmesi" dileğinde de bulundu.

Judith Rosa, 2024’ün Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesine yönelik son hamlenin başlangıcı olması ümidini de dile getirerek, Türkiye-AB ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki iyileşmeyi bu yöndeki “elverişli unsurlar” olarak niteledi. Rosa “Avrupa Birliği bu iyileşmelere tam destek veriyor ve nihai anlaşmanın Avrupa hukukuna uymasını sağlayarak katkı koyacak.” dedi.

“Yeni geçiş noktalarının açılması ve her iki toplum için de yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi önlemler güçlü ilerleme mesajı verebilir.” diyen Rosa, bir arada yaşama ve Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde sivil toplumun önemine vurgu yaptı.

Öte yandan, Fileleftheros, panelde konuşan Rum Meclis Başkanı, DİSİ Başkanı Annita Dimitriu, AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ve DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos’un söylediklerini aktardı.

Habere göre, her üç siyasetçi de iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinin ve uluslararası gelişmelerin önemine vurgu yaptıkları konuşmalarında, jeopolitik gerilimler ve ortak zemin olmamasının diken oluşturmakla birlikte inisiyatiflerin sürdürülebilir bir "yeniden birleşmeye" temel olabileceği görüşüne yer verdi.

Dimitriu, Kıbrıs sorununa uzlaşılmış ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasının önemine işaret ederken, Rum tarafının BM kararlarına ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon zeminine bağlılığını yineledi.

“İlgili kararların içerdiğinden daha fazlasını istemiyoruz. Korunması gereken müzakere kazanımları var.” diyen Dimitriu, New York’taki gayriresmi yemek gibi son gelişmelere atıf yaparak, “bir sonraki adımı gündeme getirecek beşli konferans toplanmalıdır.” dedi.

Stefanu, uzun süreli durgunluğa ve iki toplum arasında artan umutsuzluğa rağmen müzakerelerin yeniden başlaması gerektiği görüşüne yer verdiği konuşmasında, Crans Montana başarısızlığı nedeniyle müzakerelerin olmaması fiili durumun kabulü ortamını güçlendirdi. Kıbrıs Rum toplumunda da, Kıbrıs Türk toplumunda da bu ortam hakimdir. Bu da durumu daha da karmaşıklaştırıyor.” dedi.

Crans Montana sonrasında Kıbrıs Türk tarafının artık iki devlet çözümünü ileri götürdüğünü hatırlatan Stefanu, BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin’in de “uzlaşı çözümü için ortak zemin olmadığı" saptamasında bulunduğuna dikkat çekti.

Stefanu, Rum tarafının federasyon zemininde sebat etmesi gerektiğini belirterek, “Herhangi farklı bir yaklaşım bölünmüşlüğü kalıcılaştırır.” uyarısında bulundu. Stefanu, geçmişte varılan yakınlaşmalar dahil olmak üzere müzakere kazanımlarının değerlendirilmesi çağrısı yaptı.

Papadopulos ise konuşmasında, müzakerelerin yeniden başlaması konusunda temkinli iyimserlik ve yoğun kaygı belirtti. “Yeniden birleşme müzakereleri dinamik kazanabilir mi?" sorusuna "Evet.. Duruma göre" cevabını veren Papadopulos, son gelişmelere atıf yaptıktan sonra iki taraf arasında ortak zemin olmadığına vurgu yaparak, “Çok taraflı bir konferansta kritik rolü" olacak Türkiye'ye "otoriterlikle ve yayılmacı politika uygulama” eleştirisinde bulundu.