Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kıbrıs’ta adada şu andaki pratikteki gerçekliği yansıtacak bir çözüm istediklerini belirterek, federasyon meselesinde Rumların kaybının daha fazla olacağını söyledi.

Fidan, Dışişleri Bakanlığında Ankara’daki basın temsilcileriyle bir araya gelerek gündeme dair soruları yanıtladı. Fidan, Kıbrıs meselesine ilişkin, Avrupa Birliği’nin (AB) Kıbrıs meselesinde tarihi bir hata yaptığını ve bu nedenle bu konuda pozisyon almaya itildiğini belirterek, Türkiye’nin çözümü AB ile değil Birleşmiş Milletler ile götürmeyi tercih ettiğini dile getirdi.

Bakan Fidan, iyi niyetlere açık olduklarını ve adada şu andaki pratikteki gerçekliği yansıtacak bir çözüm istediklerini belirterek “Yani biz oraya bir çözüm empoze etmiyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin önünü tıkadığımız yönündeki iddia tümüyle gerçek dışıdır. ” dedi.

Suriye

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın Suriye politikasına dair henüz net bir emare olmadığını belirterek “(Trump yönetiminin) PKK ile olan ilişkisini gözden geçireceğini değerlendiriyorum. Çünkü biz bu konuda ne kadar ciddi olduğumuzu kendilerine her fırsatta iletiyoruz.” dedi.

Trump ve görevi devraldıktan sonra olası politikalarına ilişkin Fidan, “(Savaşlar) Benim Trump’tan aldığım izlenim, belli konularda söylemi devam ettirip kritik konuları ilk başta biraz akışına bırakacağı yönünde. Çok fazla radikal karar almayabilir. ” ifadelerini kullandı.

Hakan Fidan, Trump’ın göçmenler konusunda radikal karar alma ihtimalinin bulunduğunu zira bunun hem iç hem de dış siyasette maliyeti en az olan husus olduğunu belirterek “(Trump) Jeopolitik sorunlarda biraz daha bekle gör politikası veya öteleme politikası izleyebilir.” diye konuştu.

Trump’ın Suriye’deki olası politikasına ve Türkiye ile ilişkilere dair soruya ilişkin Fidan, şunları kaydetti:

“Suriye’de Trump’ın ne yapacağı konusunda şu an çok fazla emare yok. Ancak ilk dönemindeki birtakım yaklaşımlarından hareketle, bugün ne yapabileceğine dair tahminler var ama sadece bunu esas alırsak isabetli düşünmeyiz diye değerlendiriyorum. ABD, Suriye’de YPG/PKK ile işbirliği yaptığı sürece Türkiye ile ilgili stratejik sorun alanı tabii ki devam edecektir. Güvenlik ağırlıklı bir dış politika izleyen Amerika’nın Türkiye’yi en iyi anlayacak durumda olması gerekiyor.”

Fidan, Türkiye’nin hem diplomatik hamlelerle hem alandaki duruşuyla bu konudaki tavrını net ortaya koyacağına işaret ederek ABD’nin Trump’ın ilk başkanlık döneminde Suriye’den çekilmeyi istediğini ve denediğini ancak o dönem Amerikan sisteminin bunu dinlemediğini ve razı olmadığını anımsattı.

“Türkiye bölgede kendi güvenliğini sağlamak için her türlü adıma hazır”

Bakan Fidan, Türkiye’nin hem alanda terörle mücadele faaliyetlerini hem de diplomasi masasında pozisyonunu net savunmaya ve ileri teklifler getirmeye devam etmesi gerektiğini belirterek “Bölgede bizim kendi güvenliğimizi sağlamak için her türlü adımı atacağımızı, atmaya hazır olduğumuzu Amerika görüyor. Belli konularda kendilerinden bir tavır değişikliği beklediğimizi de görüyor. Hani belli operasyonları farklı türden yapıyorsak bunun sebebi beklentilerimizin karşılanmasına imkan sağlamaktır ama arazideki durum bizim daha farklı türden bir operasyonu zorunlu kılarsa o da Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) da ifade etti, elbette gereği yapılır.” diye konuştu.

Fidan, ABD askerlerinin bölgede askeri operasyonlara katkı sağlamadığını ve “engelleyici bir rol” oynadığını belirterek “Özellikle İranlı milislere yönelik yapılacak her türlü bölgesel operasyonda Irak’taki ve Suriye’deki Amerikan askerleri adeta rehin olarak kullanılıyor. Amerika İran’ı veya İranlı milisleri bir yerden vurduğu zaman, bölgedeki askerleri saldırılara hedef oluyor. Bu da tabii sürekli bir gerilim alanı oluşturuyor ama dediğim gibi Demokratlar döneminde, Amerikalılar Afganistan’da geri çekilmede yaşadıkları zorluğu, Suriye’de görmek istemediler. Şimdi Cumhuriyetçiler iktidarı devraldıklarında, bunu hayata geçirmeleri için tabii ki bir imkan olabilir. Benim değerlendirmem bu yönde. Olumlu adım atılabilir.” ifadelerini kullandı.

Kalkınma Yolu Projesi

Irak ile Kalkınma Yolu Projesi’ne değinen Fidan, bu projeyi ekonomik ve siyasi olarak çok desteklediklerini ve Irak’tan Kalkınma Yolu Projesi teklif edildiğinde hemen kabul edip bölgedeki aktörlerin de katılımını teşvik ettiklerini aktararak, “Gerçekten (Kalkınma Yolu) Irak’ı son 20 yılda pozitif bir şekilde gündeme getiren bir proje. Biz bunun için destekliyoruz.” diye konuştu.

Irak ile ilişkilerin ekonomi ve diğer konular üzerinden gelişmesinin güvenlikle bağlantılı konuların da daha rahat çözülmesini sağladığını kaydeden Fidan, ekonomi, kalkınma ve yatırımın Irak’ta gelişmesi için terör örgütlerinin temizlenmesi gerektiğine işaret etti.

Erbil ile Bağdat arasında boru hattı yakında açılabilir

Silahlı unsurların olduğu çatışma bölgelerine Avrupa’dan veya başka bir yerden büyük bir finans kuruluşunun da kredi vermeyeceğini anlatan Fidan, Erbil ile Bağdat arasındaki petrol gelirleri paylaşımı görüşmelerine ilişkin, şunları kaydetti:

“Erbil ile ilişkilerinde özellikle boru hattı ve petrolün gelirinin paylaşımı meselesinde önemli ölçüde anlaşmış gibi duruyorlar. Çünkü prensipte zaten Erbil ile Bağdat anlaşmıştı ama Bağdat’ın Erbil ile daha önce kontrat imzalamış olan şirketlerle anlaşma imzalaması gerekiyordu, bunlar da ağırlıklı olarak Batılı şirketler. Erbil ile yaptıkları anlaşmadaki her varil başına belli bir ücreti ödenmesi konusu vardı. Şimdi onu tekrar Bağdat ile yapmaları gerekiyor. Anladığım kadarıyla belli bir mesafe katedilmiş. Yakın dönemde boru hattının açılmasını bekliyoruz açıkçası, bize Iraklı tarafın söylediğine göre. Boru hattının açılması tabii ki bölgede onların da lehine çok hareketlilik getirecektir. ”

“PKK’nın etkisi altında kalacak bir valilik istemiyoruz”

Kerkük konusunu çok yakından takip ettiklerini, nüfus ve demografik değişikliklere karşı olduklarını söyleyen Fidan, Türkmen Cephesi ile ciddi bir temasları olduğunu anlattı.

Fidan, Kerkük Valisi seçimi konusunun mahkemeye taşındığına işaret ederek “PKK’nın etkisi altında kalacak bir valilik biz orada görmek istemiyoruz. Tamam, orada bir dönüşüm sistemi var. Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin sırayla dönüşümlü valilik yapması meselesi. Orada Kürtlerden kim olacak meselesi, biraz problem oldu kendi aralarında. Süleymaniye bir etki kullanma yönüne gidiyor ama oradaki nüfus sayımı daha önce 2017’de terörle mücadele esnasında oradan gitmiş olanların tekrar gelmesi meselesi.” dedi.

Bakan Fidan, sonuç ne olursa olsun anlaşması yapılan dönüşümlü valilik ve Kerkük’ün “asli bileşenlerinin mutabık kaldıkları biçimde yaşamayı sürdürmeleri” gerektiğini getirdi.

Süleymaniye ile ilişkilere dair soruya Fidan, “Süleymaniye, PKK ile ilişkilerinde bizi tatmin edici bir geri dönüş yapmadı açıkçası. Biz de bu yüzden onları tatmin edecek adımları atmıyoruz. Onlara yönelik tedbirlerimize devam ediyoruz. Süleymaniye ne zaman PKK ile ilişkisini bitirir, bizimle ilişkisi o zaman normalleşir. ” yanıtını verdi.

Irak, Türkiye-Suriye ilişkilerinde kolaylaştırıcı rol oynayabilir

Irak’ın Türkiye-Suriye ilişkilerinde kolaylaştırıcı rol oynama girişimi olup olmadığına ilişkin soruya Fidan, Irak’ın böyle bir niyeti olduğu cevabını vererek Türkiye’nin bu çabaları takdirle karşılayacağını ve Irak’ın ev sahipliği yapmak istemesi durumunda buna da açık olduğunu söyledi.

Fidan, Suriye, Irak ve Türkiye’nin birbirine kara sınırı olan ülkeler olduğunu vurgulayarak üç ülkenin geçmişteki gibi bir araya gelip belli ağır konuları daha yapısal bir şekilde konuşmaları gerektiğini dile getirdi.

Irak ile Suriye arasındaki sınır güvenliğinin fevkalade önemli olduğunu vurgulayan Fidan, “Terörle mücadele önemli. Silah kaçakçılığını engellemek önemli. Bu konuda Irak’ın da çok muzdarip olduğu konular var. Yani bir üçlü işbirliği mekanizmasını biz açıkçası destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Nükleer risk

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna ve nükleer doktrine dair açıklamalarına ilişkin Fidan, Putin’in küresel savaş ifadesinin Türkiye’nin sürekli uyardığı bir durum olduğunu hatırlatarak Ukrayna ve Gazze’yle savaşın derinleştiğine ve kutuplaşmanın arttığına dikkati çekti.

Fidan, Kuzey Kore’nin asker göndererek savaşa aktif taraf olduğuna işaret ederek ABD ve Avrupa’nın da silah göndererek savaşa açıktan taraf olduklarını anımsattı.

Halihazırda ekonomik, siyasi ve sıcak savaş olarak devam eden topyekun bir mücadele olduğuna dikkati çeken Fidan, “Bunu kelimenin geniş anlamıyla küresel savaş olarak nitelendirmek mümkün. Önemli olan bunun şiddetinin artmaması. Bu belli yerlerde ekonomik ve siyasal savaşın, sıcak savaşa dönüşmemesini temin etmek. Şimdi her iki taraf da elini yükselterek bir gerçekliği ortaya koyuyor.” diye konuştu.

Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki nükleer tehdide ilişkin, “(ABD’de) Demokratların belli konularda atmak istedikleri adımları, şimdi seçim baskısı olmadan attıkları kanaatindeyim. İşte Ukrayna konusunda, İsrail konusunda görüyoruz atılan adımları. Burada nükleer bir risk var mı? Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur.” değerlendirmesinde bulundu.

“Hamas’ın Siyasi Bürosu Türkiye’ye gelmiş değil”

Hamas ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik iddiaları değerlendiren Fidan, “Türkiye olarak biz bu dedikoduları yalanladık. Bakanlık Sözcülüğümüz, Hamas Siyasi Bürosunun Türkiye’ye taşınmadığını açıkladı. Dediğiniz söylentileri Katarlılar da yalanladı. Dolayısıyla şu anda dediğiniz türden bir şey söz konusu değil. Yani Hamas’ın Siyasi Bürosu Türkiye’ye gelmiş değil.” diye konuştu.

Fidan, ABD’nin Hamas üzerinde baskı kurmak istediğini, özellikle Demokratların barış anlaşması ve rehineler konusunda uğraştığını ifade etti.

Bakan Fidan, mevcut ateşkes şartlarının Hamas’ın kabul ettiği şartlar olmadığını vurguladı.

“UCM’nin aldığı karar, tarihi bir hadise”

Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netahyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant için tutuklama kararı almasına ilişkin Fidan, “UCM’nin aldığı karar, tarihi bir hadise.” diyerek bazı ülkelerin bu karara uyacağını açıklamasına değindi.

Fidan, bu sonucun daha erken çıkmasını istediğini belirterek “Tutuklama kararının çıkmasında, uluslararası seferberlik neticesinde insanlık vicdanının İsrail’in izlediği soykırıma karşı artık ortak bir tavır alması ve ortak bir söylem etrafında birleşmesi de büyük rol oynadı.” diye konuştu.

Herkesin bir an önce ateşkes olması, insani yardımların başlaması ve iki devletli çözüm sağlanması noktasına geldiğine işaret eden Fidan, “İsrail her tutumuyla bunları istemediğini açıkça ortaya koyuyor. Apaçık soykırım işleyen İsrailli yöneticiler hakkında tutuklama kararı çıkarılmış olması elbette önemli.” dedi.

“Gazze’ye gıda götürmek için uluslararası bir inisiyatif başlatılmalı”

Fidan, bu tür kararların alınması gerektiğine ancak bu kararların da yeterli olmadığına dikkati çekerek “Oradaki 2 milyon insanı açlıktan kurtarmanın artık tek bir yolu var; Gazze’ye gıda götürmek için uluslararası bir inisiyatif başlatılmalı. Zira diplomasinin tüm imkanları kullanılmış olmasına rağmen Gazze’de 2 milyon insan tüm insanlığın gözü önünde taammüden aç bırakılarak ölüme mahkum ediliyor. Birleşmiş Milletler bunu maalesef önleyemiyor. Bu durumda uluslararası toplum başka alternatifler düşünerek, bu drama bir çare bulmalı.” ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, bir savaş yöntemi olarak sivil halkın açlığa mahkum edilmesinin “insanlığın katlanamayacağı bir konu” olduğunu vurguladı.

Fidan, bu konuda artık diplomasinin bütün imkanlarının kullanıldığını belirterek “Birleşmiş Milletlerde bunu önlemeye yönelik girişimler hep ABD vetosuna takılıyor.” diye konuştu.