Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, disiplin tüzüğünün yeniden değişikliye uğraması ile beraber özellikle çocukların bu tartışmalara dahil edilmesinin kabul edilemez bir siyasi mühendislik olduğunu belirtti.

Maviş, başörtüsünün yetişkinlerin kişisel tercihi olduğunu vurgulayarak, kimlik gelişimi tamamlanmamış çocukların dini sembollerle etiketlenmesinin, onların psikolojik ve sosyal gelişimlerine zarar vereceğini ifade etti. Eğitim ortamlarının, çocukların özgürce gelişebileceği, dini ve siyasi etkilerden uzak yerler olması gerektiğini belirten Maviş, aynı zamanda laikliğin temel ilkelerinden sapılmaması gerektiğini savundu.

Maviş'in açıklamasının tamamı ise şu şekildedir:

"Başörtüsü meselesi yine gündemde. Ancak bu tartışmanın merkezine çocukları yerleştirmek, kabul edilemez bir siyasi mühendisliktir.

Başörtüsü, yetişkinlerin tercihidir; çocuklar için değil. Kimlik gelişimi tamamlanmamış çocukların dini sembollerle etiketlenmesi, yönlendirme ve baskıdır. Bu durum, sadece bir kıyafet tercihi değil; çocuk hakları, psikolojik gelişim ve laiklik açısından ciddi bir sorundur.

Devletin görevi, çocukların üstün yararını korumaktır. Eğitim ortamları dini ve siyasi etkilerden arındırılmalıdır. Ailelerin inancı değerli olabilir, ama bu inanç çocukların özgür gelişiminin önüne geçmemelidir.

En kötüsü ise şu:

Bu ülkede hâlâ ne hastanelerde bebeklerimizi,

Ne yollarda insanlarımızı,

Ne de okullarda çocuklarımızı koruyabiliyoruz.

'LAİKLİK YOK SAYILIYOR, ÇOCUKLAR SİYASİ PROJELERİN MALZEMESİ YAPILIYOR'

Ama iktidarın derdi ne?

Kız çocuklarımızın saç telleri.

YAZIKLAR OLSUN SİZE!

Laiklik yok sayılıyor, çocuklar siyasi projelerin malzemesi yapılıyor. Bu sadece çocukların değil, toplumun geleceğine yöneltilmiş bir tehdittir. Ve biz bu tehdide sessiz kalmayacağım, kalmayacağız.

Gerçek sevgi:

Çocuğun kendini keşfetmesine izin vermektir.

Gerçek mücadele:

Onun adına da direnebilmektir.

'BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMASI, ERDOĞAN REJİMİNİN KIBRIS TÜRK TOPLUMUNA DAYATTIĞI BİR SİYASİ PROJEDİR'

Neden Sessiz Kalamam?

Kıyafet ve inanç özgürlüğü evrensel bir haktır. Ancak bizim coğrafyamızda bu konu, hak değil siyasal müdahale aracı olarak kullanılıyor.

Başörtüsü tartışması, Erdoğan rejiminin Kıbrıs Türk toplumuna dayattığı bir siyasi projedir. Kadın bedeni ve çocuklar üzerinden toplum mühendisliği yapılmak isteniyor.

Aynı kişiler, 10 Kasım’da, 23 Nisan’da çocuklarını okula göndermemeyi özgürlük sayarken, söz konusu başörtüsü olduğunda bu müdahaleyi “vicdan hürriyeti” diye savunuyor.

Bu çifte standardı ve sahte özgürlükçülüğü reddediyorum.

Gerçek özgürlük, bireyin baskıdan uzak seçim yapabilmesidir.

Gerçek laiklik, herkesin eşit yurttaş olmasıdır.

Gerçek demokrasi, hakların siyasi araç haline getirilmemesidir.

Şimdi mücadele zamanı.

Çocuklarımız için, kadınlar için, toplumun geleceği için"