Hangi canlının olursa olsun ki buna elbette insan da dahil, dil dediğimiz organ çoğunlukla şeklini ve hareketlerini kontrol eden kaslardan oluşmakta. Dilimiz tat tomurcuklarımıza bağlı birçok farklı küçük çıkıntılar içeren özel zarlarla kaplı. Bu tomurcuklar ya da reseptörler tat ve doku algılar. Ancak dil, ağzımızdakileri tatmamıza ve yutmamıza yardımcı olmaktan daha fazlasını yapar; mesela dilin nasıl göründüğü aynı zamanda genel sağlığımız hakkında önemli bilgiler de verebilir.

Diller ve bürünebildiği farklı renkler...

Dilimiz şaşırtıcı derecede çeşitli renklere dönüşebiliyor. Mesela kırmızı... Parlak kırmızı renkte iltihaplı ve şişmiş bir dil, bazen “çilek dil” olarak da adlandırılmakta. Papilla olarak da adlandırılan küçük reseptörlerin iltihaplanmasıyla önce beyaz bir dokuya bürünen dil, bu dokunun dökülmesiyle parlak kırmızı bir görüntüye sahip olur.

“Çilek” dedik, “parlak kırmızı” dedik bir miktar kulağa sevimli gelmiş olabilir fakat bu durum her zaman ciddiye alınmalı. Bu durum öncelikle, streptococcus pyogenes bakterisinin neden olduğu kızıl hastalığına işaret edebilir. Bu hastalık oldukça bulaşıcı ancak antibiyotiklerle tedavi edilebiliyor.

Ancak tedavi edilmediğinde kızıl hastalığı romatizmal ateş gibi komplikasyonlara yol açabilir. “Çilek dil” ayrıca çoğunlukla çocuklarda görülen potansiyel olarak ciddi bir iltihaplı hastalık olan Kawasaki hastalığına da işaret edebilir. Bunun da mümkün olan en kısa sürede hastanede tedavi edilmesi gerek.

"Çilek dil" denen durum, özellikle çocuklarda ciddi rahatsızlıkların habercisi olabilir. Fotoğraf: Getty

“Çilek dil”, toksik şok sendromunda da görülebilir bu da nadir görülen, yaşamı tehdit eden oldukça acil bir durum. Bu durum, derideki bakterilerin vücuda girerek zararlı toksinler salması sonucu ortaya çıkar. Belirtileri arasında yüksek ateş, kas ağrısı ve belirgin bir “zımpara kağıdı” döküntüsü bulunur. O yüzden “çilek dili” asla göz ardı etmeyin.

Diller ayrıca beyaz ve inanın ya da inanmayın siyah renkte olabilir. Pamukçuk gibi durumlar beyaz bir dile neden olabilirken, lingua villosa nigra siyah tüylü bir dil anlamına gelir. Adı, en küçük papillaların uzamasından gelir ve böylece bunlar kıl gibi görünürler. Söz konusu durum sigara içmek, ağız kuruluğu ve kötü ağız hijyeni ile ilişkilidir.

Dil aynı zamanda mavi renk de olabilir. Bu, ağız, dil veya yüzün yetersiz oksijenlenmiş kan veya zayıf dolaşımdan kaynaklanan bir sebeple maviye (veya camgöbeğine) çalan bir renge büründüğü ciddi bir durum olan merkezi siyanoz ile ifade edilir. Kalp ve akciğerlerdeki birçok rahatsızlıkta görülür ve hatta yüksek irtifalardan da kaynaklanabilir. Bu da 112'yi aramayı gerektiren başka bir tıbbi acil durumdur.

Haritaya dönmüş bir dil

Dil gerçekten tuhaf bir görüntüye de sahip olabilir. Hatta buna harita dil ya da coğrafik dil de denmekte. Bu rahatsızlıkta dilin üst kısmı, pürüzlü papillalar ve pürüzsüz kırmızı dokular ile yamalı bir hâl alır. Okyanuslar arasında sürüklenen kara parçalarını anımsatan bu görüntü nedeniyle coğrafi dil ya da harita dil denen bu durumda lekeler gidip gelebilir ve dilin görünümü değişebilir.

Bu durumla ilişkilendirilen birkaç semptom mevcut. Örneğin bazı hastalar dilin yüzeyinde tahriş veya bazen yanma hissi şikayetinde bulunabilir. İlginç bir şekilde bu durum tamamen iyi huyludur ve düşünüldüğünden daha yaygındır. Hatta her yüz kişiden 1 ila 3'ü bu durumdan muzdariptir. Coğrafik dil tedavisi olarak gargara öneriliyor. Tedavi edilmediği takdirde, çoğu coğrafik dil tıbbi müdahale olmaksızın kendi kendine temizlenmekte. Hatta birçok hasta coğrafik dile sahip olduğunun farkında bile değildir.

Bununla birlikte Coğrafi dilin görülmesi, ilişkili diğer bozuklukların da teşhisine yol açabilir. Öte yandan bazı bağlantılar diğerlerinden daha güçlüdür; sedef hastalığı, alerjik hastalıklar, astım ve diyabet gibi...

Dil hakkında efsaneler!

Dilinizin size söyleyemediği bazı şeyler de var bunlar henüz ikna edici bir bilimle desteklenmemiş bazı iddialar! Örneğin dilin üst kısmındaki çatlakları veya yarıkları ele alalım. Çoğumuz kendi dilimizde bir veya iki çatlak fark ederiz; genellikle doğrudan ortada bir çatlak görürüz mesela... Bu, normal bir durum gibi görünüyor. Ancak, daha derin ve daha çok sayıda çatlağı olan insanlar da var. Bu duruma çatlak dil deniyor ancak söz konusu durumun muhtemel bağlantılı olduğu noktalar iddia seviyesinde.

"Çatlak dil" adı verilen durum fotoğrafta görüldüğünden daha ağır bir şekilde de kendini gösterebiliyor. Baharat ve acı tüketimini dayanılmaz hale de getirebilen bu çatlakların sebebi kesin bilinemese de vitamin ve demir eksikliğinden sigara kullanımını kadar farklı durumlarla ilişkilendirilebiliyor. Fotoğraf: Getty

Örneğin vitamin ve demir eksikliği, ağız kuruluğu (veya kserostomi) ve sigara kullanımı...

Lakin belki de dille ilgili en büyük mitlerden biri, okulda dahi öğretilen bir şey. Bu, dilin farklı bölgelerinin belirli tatlara duyarlı olduğu yanılgısıdır. Tamamen saçmalık!

Birincisi, çoğu papilla, kabarcık ya da reseptör zaten tat tomurcuklarına sahip bu yüzden tüm tatlar dilin tüm bölgelerinde algılanabilir. İkincisi, bu haritalar genelde beşinci tat olan 'umami'yi atlar. Japoncada “lezzetli” anlamına gelen “umami” tuzlu tatlı tatlar şeklinde ifade edilebilir. Örnekler daha açıklayıcı olacaktır. Mesela Parmesan peyniri, pişmiş et ve domates gibi...

Yani dilin “bir tat haritası” olmasa da bazı kişilerin dilleri harita gibi görünebiliyor ve doktorlar tarafından bir atlas gibi okunarak çok çeşitli tanılar konulabiliyor!